Çok Detaylı ODTÜ ve ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Tanıtım Rehberi

Fatih Doğmuş
23 min readJul 22, 2019

--

Malumunuz tercih dönemindeyiz. Herkesin kafalar allak bullak, hangi okulu seçsem, hangi bölüme gitsem diye şu an herkes kafa patlatmakta. Bu sorulara daha kolay cevap bulabilmeniz için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Muhammed Fatih Doğmuş. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği 2018 mezunuyum. Şu anda da TÜBİTAK BİLGEM YTE’de Araştırmacı Yazılım Geliştirme Mühendisi olarak çalışıyorum.

Ara ara bazı forumlarda soru-cevap tarzında konular açsam da, burada sorulan güzel sorular kayboluyor, ve tam olarak insanların kafasında ODTÜ ve bilgisayar mühendisliğiyle ilgili net bir resim oluşmuyordu.

Bunun için bu blog’u yazıyorum. Yalnız hazır olun, baya uzun bir post geliyor, o yüzden kemerlerinizi bağlamanızı tavsiye ediyorum :)

Hazırsanız başlayalım:

1. Neden ODTÜ?

Bu soru muhtemelen cevaplanması en zor olan sorudur. ODTÜ’nün avantajlarını saymakla başlayalım:

  • World University Ranking’de 85. olarak ilk 100'e girmeyi başarmış tek Türk üniversitesi olması: Bu büyük bir başarı, zira bunu diğer herhangi bir türk üniversitesi yapmayı başaramadı. Bu sıralama, yurt dışında okulun tanıtılmasında büyük fayda sağlıyor.
  • Büyük Kampüs: Van 100. Yıl üniversitesinden sonra Türkiye'nin en büyük kampüsüne sahip olması. Kampüs imkanları çok geniş. Bunlara daha detaylı olarak kampüs hayatı bölümünde bahsedeceğim inşallah. Ayrıca kampüs tek parça olduğu için ulaşım rahat bir hale geliyor, ve gerekli her imkanın kampüs içerisinde bulunuyor. Bol bol yeşil alan bulunmakta. Gözünüzün alabildiğine ağaç ve çim alanları bulunmakta. Terzi, berber, kırtasiye, kitap dükkanı, yeme içme alanı, sağlık ocağı, ATM ve bankaları, spor salonu, basket, tenis, futbol sahaları, bol bol yemek yeme yerleri ve kafeleri ile kendi kendine yetebilen ufak bir şehir aslında ODTÜ kampüsü. Yurtta kalıyorsanız genelde dışarı çıkmaya gerek bile kalmıyor :)
Merkez stadın da görüldüğü ODTÜ’nün merkezi
Bu da gece çelişmiş bir fotoğraf
Çarşı dediğimiz alış-veriş merkezinin önden çekişmiş fotoğrafı
  • Akademik kadronun zenginliği: Her bölümde akademik kadrosunun çok geniş olması ve akademisyenlerin donanımlı olması.
  • Kaliteli Hazırlık: Hazırlığı ne kadar övsem bence azdır arkadaşlar. Hiçbir şey bilmiyor olsanız bile iyi çalışarak çok iyi ingilizce bilgisi ile okulu bitirebilirsiniz. 1 senede çok iyi ingilizce öğrenmenizi sağlıyor hazılık. Biraz çaba da gerektiriyor tabii, öyle yan gel yat ile ingilizce öğrenilmiyor :)
  • Geniş sosyal aktivite imkanı: Radyo topluluğundan dalgıçlığa, yamaç paraşütünden amerikan futboluna kadar pek çok sosyal aktivitesi bulunmakta. Eğer vakit bulup da gidebilirseniz çok güzel imkanları bulunmakta(ben vakit bulamadım :) )
  • Yurt olanaklarının geniş olması: Hem ODTÜ içerisinde hem de çevresinde pek çok yurt ve kiralık ev imkanı bulunmakta. Yurt ile ilgili daha detaylı bilgiyi buradan bulabilirsiniz.
  • Yaşamın çok pahalı olmaması: ODTÜ tamamen öğrencilere yönelik bir yer olduğu için fiyatlar da ona göre ayarlanıyor. Güncel yurt fiyatlarına buradan bakabilirsiniz. Görüldüğü gibi her türlü imkana uygun yurt bulunmakta. Genelde yurt çıkması problem olmuyor, özellikle şehir dışından geliyorsanız. Ayrıca yemek imkanları da çok ucuz. Yemekhanede öğün başına 2 liraya yemek yiyebiliyorsunuz. Yemekhane haricindeki yerler de çok pahalı değildir, 8–9 liraya çatıda veya çarşıda karnınızı doyurabilirsiniz güzelce.
  • Ulaşımın rahat olması: Kampüs içinde sürekli ücretsiz ringler dolaşıyor ve okulun her yerine gidiyorlar. Bunlar çok sık değil, otobüs bekler gibi beklemeniz gerekiyor ama yürüme mesafesiyle gidilemeyecek yerlere gitmek için ideal. Kampüs dışı için de A1 kapısının hemen önünde metro durağı bulunmakta ve Ankara’nın tüm merkezi yerlerine ulaşım kolay oluyor. Ayrıca okul içerisinde dolmuş son durağı bulunmakta, buradan da pek çok yere rahatlıkla gidebiliyorsunuz. İçeride taksi durağı da bulunmakta, acil durumlarda kullanabilirsiniz. Buna ilaveten ana kapıdan içeriye ve ters yönlü otostoplar sürekli oluyor. Kapıya giden veya kapıdan giren kişiler arabalarına alıyorlar, ve yürüme derdi olmadan ulaşımı sağlayabiliyorsunuz.
  • Seçmeli ders çeşitliliği: Psikolojiden ekonomiye, kemandan bilardoya, envai çeşit dil dersinden(almanca,fransızca,rusça,çince…) sanat tarihine bir çok seçmeli ders bulunmakta. Ufkunuzu geliştirmek için pek çok imkan bulunmakta(mesela ben 2 kur almanca aldım, çok da memnundum)
  • Çeşit çeşit insan olması: Dışarıdan tek bir görüşü varmış gibi gözükse de öyle değildir. Her görüşten insanla tanışma imkanınız oluyor. Kendi görüşünüzde olmayan kişilerle görüşmek ufkunuzu açacaktır, daha farklı düşünebilmenizi sağlayacaktır.
  • Bütün bölümlerde çeken Wi-Fi ağı: Bütün bölümlerde ODTÜ’nün kurumsal ağı bulunmakta. Belli bir kullanıcı adı ve şifre ile girerek her yerde ücretsiz internete erişebilirsiniz. Bu da hız testinden bir kare :)

Bunun gibi sayabileceğim pek çok özelliği mevcut. Daha detaylı olarak ODTÜ kampüsünde yaşamda bahsedeceğim şeyler olacaktır.

Şimdi bunlar ODTÜ’nün pozitif yanlarıydı. Negatif taraflarını söylemezsek dürüstlük yapmış olmayız :)

  • Çok politik bir okul olması: Siyasi olaylar hiç bitmiyor, ve bu bazen eğitimin aksamasına, huzurun bozulmasına sebebiyet verebiliyor. Bu tarz şeyler son yıllarda daha az olsa da bir bilkent kadar rahat değiliz :)
  • Ankara’da sosyal aktivite fazla bulunmaması: ODTÜ içerisindeki klüpler, imkanlar fazla olsa da, Ankara içerisinde gezilecek, gidilecek fazla bir ye yok. Biraz sıkıcı bir şehir :)
  • Yemekhanenin çok kaliteli olmaması: Yemekhanenin ucuz olmasından bahsetmiştim, ama ucuz olmasının da bir bedeli var tabii :) Yemekler çok kaliteli değil. Hani hiç yenmeyecek kadar değil, fakat çok kaliteli de değil, ve genelde ucuz olduğu için sıra oluyor, 15–20 dk beklemek gerektiği oluyor iyi bir yemek çıktığında.
  • Çalışacak yer sıkıntısı: Sınav dönemlerinde çalışacak yer sıkıntısı çekiliyor. Özellikle kütüphanede ve bölümlerdeki çalışma alanlarında yer bulmak biraz güçleşiyor. Eğer kütüphanede çalışmak istiyorsanız biraz erken gitmeniz gerekiyor, saat öğlen 1–2 gibi yer bulmak pek mümkün olmuyor.
  • Kampüs içinde çok yürüme: Özellikle 1. ve 2. sınıfta çok yürümeniz, hatta derse yetişmek için koşmanız gerekebiliyor. İlk seneki dersler genelde ortak oluyor ve merkezdeki ortak amfilerde işleniyor, fakat en az 1 bölüm dersiniz de oluyor. Eğer ortak ders ile bölüm dersi arasında vakit yoksa, ve bölümünüz kimya mühendisliği, gıda mühendisliği gibi uzak yerlerdeyse derslere yetişmek zor olabiliyor.
  • Ders programı ayarlamasındaki sıkıntılar: Ders programı ayarlaması tam bir işkence olabiliyor. Yukarıda bahsettiğim gibi çok çeşit ders var, ama bunları almak cidden çok zor olabiliyor. Bazı derslerle mevcut dersleriniz çakışıyor, diğerlerinin kontenjanları çok hızlı doluyor, alamıyorsunuz veya almak için hocayla görüşmek, dilekçe vermek, bilgisayar başında saatlerce oturup kapasite artırımı beklemeniz gerekebiliyor. Her dönem başında bir 2–3 hafta sinir stres geçebiliyor, haberiniz olsun :)

Aklıma gelen, benim başıma gelen sıkıntılar bunlardı. Benim görüşüm hiçbiri ODTÜ’yü tercih etmemek için sebep değil açıkçası. Her okulun sıkıntıları vardır, fakat bunları gelmeden bilmeniz bence önemlidir.

2. Neden bilgisayar mühendisliği?

İşte bu kısım sizi zorla tıbba yollamak isteyen anne-babanıza göstereceğiniz kısım arkadaşlar :) Burada dünyadan haberlerle bilgisayar mühendisliğinin geleceğinden, aldıkları maaşlardan bahsedeceğim.

Bilgisayar mühendisliği son 5–6 yılda Türkiye’de ve dünyada popülerliği ve gördüğü değer roket hızında artmakta. Yapay zeka, siber güvenlik, bulut teknolojileri gibi bilgisayar mühendisliğinin alanına giren konuları popüler kültüre, günlük yaşama girmekte, ve herkesin haberlerle veya sağdan soldan duyulanlarla kulak aşinalığı oluşmakta.

Popülerliğine bir örnek vermek gerekirse, ben ODTÜ’ye girdiğimde bilgisayar mühendisliği en son 4800 civarında kapatmıştı. Ve daha da önemlisi, o zamanlar en yüksek olan Elektrik Elektronik mühendisliğinin baya altında bir rakamdı. O zamanlar EE, 2800 civarında bir sıralama ile kapatıyordu. Geçen sene ise çok uzun yıllardan beri bir ilk olarak bilgisayar müh. 2100 civarında kapatarak EE’nin önüne geçti, ve ODTÜ’nün girilmesi en zor mühendisliği haline geldi. Yıllar boyu bu pozisyon EE tarafından tutuluyordu, fakat bilgisayar müh. artan ilgi ile EE’yi geçmeyi başardı.

Her sene “geleceğin meslekleri” şeklinde bazı makaleler yayınlanır, ve gelecekte iyi maaş alabilecek, geleceği olan meslekler yayımlanır. Bunların genelde en başında “yazılım geliştirme” ile ilgili alanlar gelir. Mesela size bir grafik göstermek istiyorum:

https://www.careerplanner.com/Career-Articles/2026-Job-Demand-1.cfm’dan alındı

Bu grafik, 2016 ile 2026 yılları arasında en hızlı büyümesi tahmin edilen meslekler. 9. sırada “software developer” denilen “yazılım geliştiricileri” yer almakta, yani doğrudan bilgisayar mühendislerinin yönelim alanı.

Ayrıca, Türkiye bazında, devletin mühendislere, ve özelinde bilgisayar mühendislerine verdiği değer giderek artıyor. Özellikle savunma sanayisinin hızla gelişmesi, ve savunma projelerinde yazılımın projelerde giderek daha fazla yer kaplamasından dolayı bilgisayar mühendisliğine olan ihtiyaç giderek artıyor.

2.1. Bilgisayar Mühendisliği Size Uygun Mu?

Şimdi bunlar daha objektif şeylerdi. Şimdi bilgisayar mühendisliğinin size uygun olup olmadığını anlamak için kendinize bir kaç soru sormanızı istiyorum:

  • Karşınıza çıkan bir problemi çözmek için birden fazla yol düşünebiliyor musunuz?
  • Bir sorunu çözmekten hoşlanıyor, ona çözüm bulduğunuzda tatmin oluyor musunuz?
  • Hızlı düşünüp, problemlere pratik çözümler bulabiliyor musunuz?
  • Çözüm odaklı düşünebiliyor musunuz?
  • Bir takım içerisinde çalışabiliyor, iyi bir takım üyesi olduğunuza inanıyor, insanlarla etkileşimde aktif rol alabiliyor musunuz?
  • Kendi kendinize öğrenmeyi seviyor, yeni şeyleri hızlı öğrenebiliyor musunuz?

Bu sorular, bir bilgisayar mühendisinin aslında bir günlük işinde neler yaptığını güzel özetliyor. Bizim yaptığımız şey bu aslında: Gerçek yaşamdaki problemlere yazılım ile çözüm bulmak.

İnternette çok fazla matematiğe vurgu yapıldığını görüyorum işte matematik bilmeyen bilgisayar mühendisi olmasın vs. şeklinde. Bu tarz söylemleri çok doğru bulmuyorum açıkçası. Evet okurken matematik gerekiyor, fakat bu, her mühendislik alanı için geçerli. Hatta muhtemelen okurken en az matematiğe ihtiyaç duyulan bölüm bizimkidir.

Fakat matematik ile şöyle bir bağlantımız var: Analitik ve algoritmik düşünme becerisi ile genelde matematik problemlerine çözüm bulma arasında bir bağlantı oluyor, ve bilgisayar mühendisinin ana özelliklerinden biri analitik ve algoritmik düşünme olduğu için matematik ve bizim bölüm arasında bir bağ kuruluyor, fakat eğer akademik düşünmüyor iseniz çok aşırı detaylı matematik ile uğraşmayacaksınız. Eğer akademik düşünüyorsanız da matematiğin işlemli kısmı değil, daha çok teorik kısmı ile alakadar olacaksınız.

Bir de dip not olarak şunu belirtmek isterim: Eğer siz de benim gibi fizikten nefret ediyorsanız, bilgisayar mühendisliği en iyi mühendislik diyebilirim :) Fizikten kurtulduğuma o kadar memnunum ki anlatamam :) İlk seneden sonra fizikle çok aşırı bir alakanız kalmıyor, sadece 1 tane elektrik dersi kalıyor, o da fizikle aşırı alakalı değil zaten.

3. Neden ODTÜ bilgisayar mühendisliği?

Şimdi bilgisayar müh. ve ODTÜ’den ayrı ayrı bahsettim, şimdi ikisini birleştirme isterim. Önce avantajları.

  • Öğretim görevlisi kadrosunun zenginliği: Bilgisayar mühendisliğinde 30 tane öğretim görevlisi bulunmakta, ve bunların 20 tanesi yurt dışında çok saygın üniversitelerde doktoralarını tamamlamışlar. Geri kalan 10 tanesi de ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent, Koç gibi Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde doktoralarını tamamlamışlar. Hocalarımız gerçekten çok kalitelidir, alanlarında başarılıdır.
  • Eğitim kalitesi: Ben kişisel olarak eğitim seviyesini çok çok iyi buluyorum. Bizim alanımızda aslında en önemli olan şey öğrenmeyi öğrenmektir. Zira bizim alanımızda öğrenilecek şey asla bitmez, ve eğitim bir hayat boyu sürer aslında. Bize okulda yapılan şey şu oluyor: Yeni şeyler öğrenmemiz için gerekli tüm temeller veriliyor, kendi kendine öğrenmeyi öğretiyorlar ve sizi mezun ediyorlar. Başka türlü her şeyi öğretmeye kalkışsanız her şey yarım yamalak olacak, verdiğiniz eğitimin hiçbir değeri kalmayacak.

Eğitim kalitesiyle ilgili olarak ayrıca şunu da belirtmek isterim: Eğitim programı sürekli güncellenmekte. Yeni dersler eklenmekte, eskiyen dersler kaldırılmakta, içeriği eskiyen derslerin içeriği yenilenmekte. O yüzden genel olarak gereksiz diyebileceğim fazla ders yok(istisnalar kaideyi bozmaz :) ). Ayriyeten ders programımız MIT, Carnegie Melon gibi dünyadaki en iyi üniversitelerden ilham alınarak yapılıyor(mesela MIT giriş dili olarak Python’a geçtiğinde biz de değiştirmiştik), bu yüzden de yabancı üniversiteler ile eğitim arasında çok bir fark bulunmamakta.

Buna örnek olarak şunu vermek istiyorum: Stanford’ın open online courses denen bir programı var, ve sınıf içerisinde verdikleri dersleri videoya kaydederek internete koyuyorlar, ve herkesin kullanımına açıyorlar. Oradan ben bir yüksek lisans dersi izlemiştim, ve orada anlatılanları anlamakta hiçbir zorluk çekmedim, çünkü eğitimler yakın olduğu ve temel eğitimi iyi verdiği için, üzerine yeni bilgiler bina etmesi zor olmuyor. Terimler, kullanılan dil vs her şey birbirine çok benziyordu.

  • US news ve QS university top rankings gibi uluslar arası tanınmış üniversite akreditasyon kuruluşları, 2019 yılında ODTÜ bilgisayar mühendisliğini Türkiye’deki en iyi bilgisayar mühendisliği olarak sıralanmıştır. Siz de isterseniz yukarıdaki us news ve qs yazılarındaki linklere tıklayarak kendiniz de bakabilirsiniz.
QS university top rankings’den alınan sıralamanın ekran görüntüsü
  • Çok kalabalığız :) Bu hem bir artı, hem bir eksi aslında. Artılarından bahsedeyim, eksilerinden ileride bahsedeceğim. Kendi kafa dengi arkadaş bulmanız daha rahat bir hale geliyor. Yukarıda bahsettiğim gibi, çok farklı spektrumda insan var. Kalabalık olunca dayanışma, yardımlaşma ve yeri geldiğinde rekabet de güzel oluyor.
  • Laboratuvarın kalitesi: Bölümde 3 tane lab bulunuyor. Mera, İsmail Abi ve Dijital(çok orjinal isimler değil mi :) ) Mera ve İsmail Abi labları “sesli” olarak geçer, yani çok abartmamak koşuluyla arkadaşlarınızla sesli bir biçimde çalışabilirsiniz. Dijital lab’ı ise “sessiz” labdır. Burada tek başınıza, ses çıkarmadan çalışmanız gerekmekte. Lab’lardaki bilgisayarlar gayet iyidir, ve ödevlerinizi yapmanız için her türlü program yüklüdür. Herkesin kendi hesabı oluyor ve belli bir miktar depolama kapasitesi veriyorlar. Lablar genelde sıcak olur kışın, üşüme problemi olmuyor.
  • Seçmeli derslerin çeşitliliği: Okulun genelinde olduğu gibi bölümde de bölüm derslerindeki seçmeli ders çeşitliliği oldukça fazla. Makine öğrenmesinden görüntü işlemeye, bilgisayarlı görüden bulut mimarisine kadar pek çok alanda ders alabilmektesiniz. Bu dersler her sene değişmekte, güncellenmekte, ve yeni dersler eklenmekte. Yönelmek istediğiniz alana bağlı olarak ders seçiminizi yapabiliyorsunuz.
  • Bölümün tek bir lokasyonda bulunması: Şimdi bu ne alaka diyebilirsiniz, şöyle açıklayayım: Makine, elektrik elektronik gibi çok fazla laboratuvar isteyen bölümlerde yer olmadığı için bölüm, birden fazla binaya bölünmüş durumda, ve bunun için de kampüste birden fazla yere gitmeniz gerekebiliyor. Genelde bu derslikler birbirine yakın olsa da, uzak yerlerde olanları da oluyor. Bizim bölüm 2 blok, ikisi birbirine bitişik halde arada bir köprü ile bağlı oluyor, dersinize gitmek gayet kolay oluyor.
  • Bölüm içerisinde çalışma yerlerinin olması: Ana kütüphane hariç her bölümde çalışma yerleri, masa ve sandalyeler vardır. Bizim bölümde de var. Bir çalışma salonu, katlarda da masa ve sandalyeler var ve burada istediğiniz gibi ister arkadaşınızla ister tek başına çalışabiliyorsunuz. Her masada priz de vardır ve kendi bilgisayarınızı getirerek rahatlıkla çalışabilirsiniz.

Bunlar aklıma gelen avantajları. Şimdi dezavantajlarından bahsedelim:

  • Çalışacak yerin azlığı: Özellikle sesli lablarda yer bulmak sıkıntı olabiliyor. Ödev zamanlarında, sınav zamanlarında ders çalışacak yer bulmak sıkıntı olabiliyor. Bölüm içindeki çalışma yerlerinde yer bulmakta zorluklar oluyor.
  • Hocalar ile bire bir etkileşimin az olması: Bu belki sadece benimle ilgili olabilir, ama genel olarak öğrenci sayısı fazla olduğu için hocalar öğrenciler ile bire bir ilgilenmesi zor oluyor. Sizi ismen tanıyan, genel durumunuzu bilen danışmanınız haricinde hoca pek olmuyor. Ama şunu da belirteyim: Çoğu bir soru sorduğunuzda veya muhabbet etmek istediğinizde git başımdan demez, gayet ilgilenirler. Çoğu hocamızı teneffüste yollamadığımızı bilirim :)
  • Sektöre yönelik derslerin azlığı: Okulda verilen dersler daha ziyade teorik ve temel atmaya yönelik oluyor, fakat mezun olduğunuzda sektörün ihtiyaçları hakkında çok az fikriniz oluyor. Sektörün kullandığı terminolojiye, teknolojilere, programlama dillerine uzak oluyorsunuz. Bu açığı kapatması zor değil, işe girdikten 2–3 ay sonra çok rahat bir şekilde açığı kapatabilirsiniz, veya stajlarınızdan birini bir start-up firmasında yaparsanız sektör hakkında güzel fikriniz olabiliyor, ama bu bilgi okulda pek fazla verilmiyor. Bu, son yıllarda değişmeye başladı sanırım. Seçmeli derslerle sektöre yönelik dersler verilmeye çalışılınıyor, ama henüz yeterli değil maalesef.
  • Seçmeli dersleri almanın zorluğu: Diğer seçmeli derslerde olduğu gibi, bölümdeki seçmeli alan derslerini almak da epey zor. Kontenjanların dolması, istediğiniz ders ile başka dersin çakışması gibi problemlerle bölüm derslerinin alınması da epey baş ağrısı oluşturabiliyor.
  • Yazın amfilerin sıcak ve havasız olması: Amfilerde cam veya klima bulunmuyor, öyle olunca kapıları açarak havalandırmaya çalışıyoruz, ama yeterli olmuyor genelde.
  • Her dersin kalitesinin aynı kalitede olmaması: Yukarıda eğitim kalitesinin çok iyi olduğundan bahsetmiştim, fakat bu her ders için geçerli değil maalesef. Bazı derslerin ciddi gözden geçirmeye ihtiyacı var.

Benim gördüğüm bölümün kusurları bunlar. Buradaki en problemli olanı bence sektöre yönelik derslerin azlığı, ama dediğim gibi bu açığı kapatmak zor olmuyor. Özellikle yarı zamanlı çalışırsanız veya stajınızı büyük şirketlerden birinde değil de bir küçük-orta ölçekli teknokent firmasında yaparsanız bu bilgileri kolaylıkla öğreniyorsunuz zaten. Onun dışında ben bölümümden çok memnundum açıkçası bunu da söylemek isterim. Fakat problemleri yok değil, biz de okurken çokça eleştirdiğimiz oldu. Ama bence bu saydıklarım bölümün değerinden fazla bir şey götürmüyor. Ki çoğu sorunun yönetim de farkında zaten. Her sene, öğrenciler ile görüşerek şikayetleri dinlenir, ve bunların çözümüne yönelik ne yapılabileceği görüşülür.

Ha bu arada bölümün baya zor olduğunda bahsetmiyorum bile :) Ödev yoğunluğu özellikle çok fazla oluyor, herhangi bir anda en az 2 ödevinizin olduğu vakitler çok fazla oluyor, ve bu ödevler öyle 1 günde yapılıp bitirilecek ödevler değil arkadaşlar, ödev deyince aklınıza ufak şeyler gelmesin. Çoğu en az 4–5 tam gününüzü(bazısı daha fazla) ayırmanız gereken ödevler oluyor. Ayrıca bir çok dersin lab sınavları oluyor, bunlar da gerçekten sizi zorlayıcı oluyor. Ama bu bir eksi değildir bence, tam tersi artıdır, sizin limitlerinizi zorlayan bir okul. Fakat gelmeden önce bilmenizde fayda var, sonra yok söylemedin, yok çok yoruldum senin yüzünden demek yok :) Bu emeğin de karşılığını fazlasıyla aldığınızı söylememe zaten gerek yok sanırım.

4. Bir bilgisayar mühendisi ne iş yapar?

Şimdi biraz ODTÜ’den uzaklaşıp bir bilgisayar mühendisinin ne iş yaptığından bahsetmek istiyorum.

Bilgisayar mühendisi, en temelde bilgisayar programları oluşturarak, gerçek hayattaki problemlere çözüm bulmaya çalışır. Burada çok fazla bir şey yazmak istemiyorum, zira internette bulduğum bir makale bilgisayar mühendisliğini çok güzel özetliyor, sizi buraya yönlendirmek isterim.

Bilgisayar Mühendisliği Nedir? Bilgisayar Mühendisi Ne İş Yapar?

5. ODTÜ kampüsünde yaşam

Ara ara kampüsten bahsettim, ama burada tek çatıda toplamak istiyorum. 75 km kare alana kurulmuş Türkiye’nin en büyük ikinci kampüsü olma niteliğini taşıyor. Kampüs ile ilgili aşağıda karikatürleştirilmiş bu şirin haritayı atayım, anlatacaklarım kafanızda daha net oturur.

Çok şeker değil mi :)

Kampüsteki yaşamı bir kaç alt başlığa alarak anlatmak istiyorum.

  1. Yemek:

Yemek için çok çok fazla seçeneğiniz bulunmakta. En ucuz seçenek haritadaki kafeterya, veye öğrencilerin kullanımıyla yemekhane. Günde 2 öğün(öğle ve akşam) 4 çeşit tabldot yemek çıkmakta. Yukarıda bahsettiğim gibi yemeklerin lezzeti çok çok iyi değil, ama ucuz bir yemek istiyorsanız burası ideal. Öğün başı 2 lira vererek karnınızı doyurabilirsiniz.

Diğer bir alternatif “çatı” dediğimiz kilo ile yemek satılan restoren. Bu haritada gösterilmemiş, ama endüstri mühendisliği binasının tam altındaki bina çatı restoranı. Burada sırayla açık büfe tezgahları var, siz tabağınızı alıyorsunuz, istediğiniz envai çeşit yemekten tabağınıza koyuyorsunuz, kasada tabağınızı tartıyorlar ve tabağa koyduklarınızın ağırlığına göre para ödüyorsunuz. Burada 9–10 liraya çok güzel doyabilirsiniz, yemekhanede yemek iyi olmadığında burası genelde iyi bir alternatif oluyor. Menüde ise pizzadan tutun bezelyeye, çorbadan salatalara kadar pek çok alternatif bulunuyor. Yiyecek bir şey illa bulursunuz merak etmeyin :)

Üçüncü alternatif haritada alışveriş merkezi olarak görünen, öğrencilerin deyimiyle çarşı. Burada daha çok fast food restoranları bulunmakta. Merkezi mühendislik binasından yürüyüş ile 10–15 dakika sürüyor. Burada pek çok farklı türde yemek yeri bulunmakta. Sabah kahvaltısı için simit, poğaça yapan kafeler, burger king gibi bilindik fast food restoranları, hocam piknik gibi meşhur kumpirciler yer almakta.

Dördün alternatif bölüm ve yurtlardaki kantinler. Hemen hemen her yurt ve bölümün kendi kantini bulunmakta. Burada genelde fast food tarzı(tost, ekmek arası köfte, hamburger) gibi alternatifler olsa da kantinden kantine menü değişiyor, sulu yemek çıkaran kantinler bile oluyor. En iyi kantin benim fikrimce endüstri kantini, orada İskenderun usulü tavuk dürüm yapıyorlar ve aşırı güzel bir şey. Çok da pahalı değil, en son 8 lira civarındaydı. Az karnımı doyurmadım orada. Bak canım istedi şimdi :)

Son alternatif ise okul içerisinde olmayan restoranlardan telefon veya yemek sepeti ile sipariş vermek. 15 dk yürüme mesafesinde Cepa diye bir alışveriş merkezi var. Oradan ve diğer çevre yerlerden sipariş usulü yemek getirilebiliniyor.

Gördüğünüz gibi yemek alternatifleri çok fazla. Bütçenize ve canınızın istediğinize uygun yiyeceği her türlü bulursunuz. Ayrıca, eğer yurtlarda kalıyorsanız çoğu yurtta mutfak, buz dolabı gibi şeyler oluyor, kendi yemeğinizi de pişirebilirsiniz.

2. Sportif aktiviteler: Spor için pek çok alternatifiniz bulunmakta. Kendi başınıza yapabileceğiniz gibi bir sporun(mesela amerikan futbolunun) takımına girerek takım sporları da yapabilirsiniz.

Haritada görüldüğü üzere açık ve kapalı yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve futbol sahaları, ikizi merkezi yerde, biri teknokentin yakınında olmak üzere 3 tane spor salonu bulunmakta. Ayrıca rektörlük ile A1 kapısı arasında bisiklet yolu da bulunmakta. Koşu için ise zibilyon tane yer var, istediğiniz yerde koşabilirsiniz :)

Bunun yanında takımlı aktivitelere de katılabilirsiniz, çok fazla var, yazmaya üşendim, buraya tıklayarak tüm takımlara bakabilirsiniz.

Son alternatif de toplulukları götürdüğü sportif aktiviteler. Bunlar biraz daha ekstrem spor dallarına giriyor aslında. Aralarında yamaç paraşütü, dağ yürüyüşü, dağ tırmanışı, tüplü dalma gibi aktiviteler yer almakta.

3. Kültürel aktiviteler: Şimdi burası anlatması biraz zor, çünkü ben çok fazla kültürel aktiviteye katılmadım ve çok fazla var :) Bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışacağım.

İlk olarak Kültür ve Kongre merkezi yer almakta. Burada konserler, tiyatro, film gösterimler, müzik dinletileri, opera, bale, konferans ve sunum gibi kültürel etkinlikler yer almakta. Bunların bazıları ücretli, bazıları ücretsiz oluyor.

İkinci olarak topluluklar yer almakta. İşte burada işler biraz sarpa sarıyor, çünkü o kadar fazla topluluk var ki … :) Tek tek hepsini saymak yerine en popüler olanlardan bazılarını sıralayıp gerisi için size link vereceğim.

  • Amatör Fotoğrafçılık Topluluğu
  • Amatör Astronomi Topluluğu
  • Bilim Kurgu ve Fantezi Topluluğu
  • Gastronomi Topluluğu
  • IEEE ODTÜ Öğrenci Topluluğu
  • Japon Kültür Topluluğu
  • Klasik Türk Müziği Topluluğu
  • Modelleme ve Simülasyon Topluluğu
  • Oyun Geliştirme ve Animasyon Topluluğu
  • Radyo Topluluğu
  • Robot Topluluğu
  • Sinema Topluluğu
  • Tiyatro Topluluğu
  • Dağcılık ve Kış Sporları Topluluğu
  • E-Spor Topluluğu
  • Sualtı Topluluğu

Bu liste uzayıp gidiyor :) Listenin tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Bu toplulukların düzenlediği etkinlikler de oluyor, takip ederseniz güzel etkinlikler olabiliyor. Mesela girişimciklik topluluğu başarılı bir girişimciyi konuşmacı olarak getirebiliyor.

4. Günlük yaşam: Günlük yaşam ile ilgili olarak aklınıza gelebilecek hemen her şey bulunmakta. Çarşı tarafında terzi, berber, PTT, bankalar ve ATM’ler, market, camii ve mescitler, sağlık merkezi, banklar ve oturma yerleri, bol bol yeşil alan bulunmakta, Eğer yurtlarda kalıyorsanız kampüs dışına çıkmaya fazla ihtiyacınız olmuyor genelde.

Özellikle yeşil alanlar içinizi açıyor. Bir bunaldığınızda fizik çimlerine oturup arkadaşlarınızla sohbet etmek cidden iyi geliyor. Ayrıca merkezi stadyum, veya öğrenci deyimiyle devrim stadı, da hem yürüyüş yapmak, hem de çimlerinde oturup soluklanmak veya sohbet etmek için güzel bir yer.

5. Ulaşım: Ulaşımı iki kısıma ayırmak istiyorum, kampüs içi ve kampüs dışı şeklinde. Önce kampüs içinden başlayayım.

Kampüs içinde ulaşımı sağlamanın ana yolu genelde yürümek arkadaşlar :) Özellikle bölümler arasında zaten araba yolu olmadığı için genellikle yürüyerek ulaşım sağlanıyor.

Kamspüste uzak bir yere gitmek için ise ring servisleri bulunmakta. Bunların bazı durakları bulunmakta ve belli saatlerde hareket etmekteler. Kampüs içi bir otobüs ağı aslında. Ringler tamamen ücretsizdir, mesela merkezden A1 kapısına gitmek için ringe binmek iyi bir fikir, yoksa yürüyüş yarım saat civarında sürebilir :) Yurtlara, teknokent tarafına veya hazırlığa gidip gelmek için de ringler kullanılabilinir.

Ayrıca, kapıdan merkeze gidip gelmek için dolmuşlar da kullanılabiliniyor, normal öğrenci parasının yarı fiyatını vererek kapıya gidip gelebiliyorsunuz. Taksi durağı da bulunmakta kampüs içinde ama çok sık kullanılmıyor.

Kampüs dışına gitmek veya dışarıdan kampüse gelmek için ise bir kaç yöntem var.

İlk olarak metro var. A1 kapısının önünde bir metro durağı bulunmakta ve Ankara’daki tüm metro hatlarına buradan gidiş dönüş yapabilirsiniz. Metro büyük kolaylık sağlıyor ve en çok kullanılan ulaşım yollarından biri.

İkinci yöntem dolmuşlar. Ankara’da genelde merkez yerlere dolmuşlar bulunmakta, ve kampüs içinde bir dolmuş son durağı da bulunmakta.

Diğer yöntem araba ile gelmek. Araba ile gelmek istiyorsanız sticker almanız gerekmekte belli bir miktar para ödeyerek(farklı türde sticker’lar var farklarına girmiyorum) sticker alabilirsiniz. Okulda pek çok park yeri bulunmakta, fakat farklı sticker sahipleri farklı yerlere park edebiliyorlar, bunu da belirtmiş olayım. Genelde park yerleri çok dolu oluyor, özellikle öğlen saatlerinde geliyorsanız yer bulmanız baya sıkıntı oluyor.

Son olarak ise otobüs ile ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Hem EGO, hem de özel otobüsler şehrin farklı yerlerine gidiyor. Otobüsler hakkında pek fikrim yok, çok fazla kullanmadım açıkçası. Ama otobüs ihtimaliniz de var.

6. Ankara hakkında ufak bilgi:

Ankara deyince herkesin aklına memur kenti geliyor. Ki çok haksız da sayılmazlar :) Genel olarak eğlence ve kültür mekanları çok fazla olmayan bir kent. Kampüs dışında en yakın alışveriş merkezi cepa ve kentpark var. Bildiğiniz alışveriş merkezler, kampüs içinde sağlayamadığınız ihtiyacınız olursa bu AVM’lere gidebilirsiniz.

İklimi çok dengesizdir Ankara’nın, sağı solu belli olmaz :) O yüzden özellikle bahar aylarında 4 mevsimlik kıyafetinizin olması önemli, ne yapacağı belli olmaz :) Kışları çok soğuk geçer, sonra İzmir’den Antalya’dan falan gelip ben üşüdüm demeyin, hazırlıklı olun :)

Çok fazla tarihi veya gezilecek yeri yok maalesef Ankara’nın. Bir tarihi kale var, beypazarı gibi eski ankara evlerinin olduğu yerler var, eski meclis binaları var ama onun haricinde görmeye değecek pek yer yok.

7. Bir bilgisayar mühendisinin 5 yılı:

Bu bölümde bilgisayar mühendisliğini kazanan bir öğrencinin 5 yılda neler yaşayacağını özetlemek isterim.

Hazırlık: Hazırlıkta ilk önce hazırlığı okuyup okumamak istediğinize karar vermeniz lazım. Eğer okumak istiyorsanız direk seviye tespit sınavına giriyorsunuz, okumak istemezseniz hazırlık atlama sınavları var. Bu sınavlardan 60 ve üzeri alırsanız hazırlığı atlayıp direk bölüme başlıyorsunuz, fakat ben bunu çok tavsiye etmiyorum açıkçası, zira zaten çok yoğun bir çalışma temposundan çıkmışsınız ve direk bölüme geçmek sizi çok zorlayabilir. Hazırlık bölüme göre daha rahattır, boş vaktiniz daha çoktur, o yüzden hazırlığı okula alışma ve biraz dinlenme gibi görmenizi tavsiye ederim.

STS sınavına girdikten sonra 4 kurdan birine yerleştirilirsiniz. En düşükten en yükseğe doğru beginner, elementary, intermediate ve upper intermediate. Inter ve upper inter. diğerlerine nazaran biraz daha kolaydır, zira size çok fazla şey öğretmelerine gerek kalmaz, zaten bir ingilizce temeliniz vardır.

Sınıflar 25 kişi civarındadır ve her sınıfın bir dönem boyunca dersine aynı hoca girer, lise 5 gibidir yani aslında hazırlık :). Dönemin sonunda ise aynı kurdaki tüm sınıflar karılır, ve hocalar baştan atanır. Burada bölümlerin hepsi karmadır, yani sadece sizin bölümünüzden kişilerle okumazsınız. Böylelikle çok farklı bölümlerden arkadaş edinme olasılığınız olur. Hazırlık sosyalleşmek ve arkadaş edinmek için en iyi fırsatlardan biridir, iyi değerlendirmek gerek bence. Hazırlıkta her dönem bir midterm, bir final ve aralarda bol bol quizler, ödevler ve makale yazmalar vardır. Fakat bunların hiçbiri hazırlığı geçip geçmemenizi belirlemez. Bunlardan alacağınız nota göre sene sonunda proficiency denen hazırlığı geçme sınavına girip giremeyeceğiniz belirlenir. Prof. sınavından 60 ve üstü alabilirseniz hazırlığı geçersiniz. O kadar zor bir sınav değil, bütün sene hazırlanıyorsunuz zaten, hazırlıkta kalma oranı çok yüksek değil.

1.Sene: Hazırlığı geçtiniz artık bölümdesiniz. İlk sene calculus, fizik, ingilizce gibi tüm mühendislik bölümlerinde zorunlu ve ortak olan dersler alacaksınız. Bu dersler genelde fizik bölümünün yanındaki üçlü amfi denen yerde yapılıyor. Dönem başı da birer tane bölüm dersi bulunuyor. Bunlar bilgisayar müh. giriş ve c programla dersler. Burada genellikle bölümüzdekiler tanışma fırsatınız pek olmuyor, hazırlıkta tanıştığınız arkadaşlarınızla vakit geçiriyorsunuz. Bu sene zor bir senedir, zira bölüme alışma, yeni ders çalışma düzeni, derslerin zorluğu vs. gibi sebeplerden adapte olmak zor olabiliyor. Özellikle bölüm derslerindeki ödevleri yapamazsanız çok büyük moral bozukluğu oluyor. Burada tavsiyem çok moralinizi bozmayın, daha ilk seneniz, okulun nasıl çalıştığını, bölüm derslerine tam olarak nasıl çalışmanız gerektiğini henüz bilmiyorusunuz. O yüzden bu sene sabredip devam etmeniz gerekiyor. En fazla bölüm bırakmanın olduğu sene 1. yıl oluyor, pes etmeyin arkadaşlar, başarırsınız Allah’ın izniyle :)

2. Sene: İkinci sene bölüm dersleri biraz daha yoğunlaşıyor. İlk dönem veri yapıları, discrete computational structures(çeviremedim :( ), ikinci dönem istatistik, mantık tasarımı, programlama dilleri gibi daha ağır bölüm dersleri alıyorsunuz. Bu senede de diferansiyel denklemler, devre dersine giriş, ingilizce gibi ortak dersler alıyor olsanız de bölüm dersleri ağırlık kazanmaya başlıyor. Ayrıca ikinci dönem ilk teknik olmayan seçmeli dersinizi alıyorsunuz. İkinci senenin sonunda da ilk zorunlu yaz stajınız yer almakta.

3. Sene: Üçüncü sene zurnanın zart dediği yer :) Çok ağır dersler yer almakta. Algoritmalar, bilgisayar mimarisi, işletim sistemleri, gömülü yazılımlar gibi çok fazla vakit alan dersler yer almakta. Bilgisayar mühendisliğinin açık ara en zor senesidir(özellikle ikinci dönem). Bu senede işleri sıkı tutmanız gerekmekte, yoksa ipin ucu çok hızlı kaçıyor. Üçüncü senenin sonunda ikinci zorunlu yaz stajınız yer almakta.

Son sene: Son sene biraz daha rahattır. Bu senede bitirme projesi vardır, 4 kişilik takımlarla 1 sene boyunca bir proje üzerinde çalışırsınız. Genellikle vaktinizin büyük bir kısmını bu yer. Bu sene zorunlu dersler çok yoğun değildir, bu senede asıl olay teknik seçmeli derslerdir, yani seçmeli bölüm dersleri. 5 adet seçmeli bölüm dersiniz bulunmakta.

Eğer bu seneyi de kafayı yemeden atlatabilirseniz, tebrikler, artık bir bilgisayar mühendisisiniz :)

8. Sıkça Sorulan Sorular:

Bu alanda bana çok sık gelen bazı sorulara cevap vermek istiyorum.

  • Bilgisayar mühendisliğinde müfredat nasıldır, hangi bölüme dersleri alıyorsunuz?

Aşağıda alınması zorunlu bölüm dersleri yer almakta. Bölüm dışı dersleri yazmadım, zira onları hemen hemen her bölüm ortak alıyor ve ayırt edici özellikler ortak dersler değil.

1. sınıf 1. dönem: Giriş dersi: Burada genel olarak bilgisayarın çalışma mantığı anlatıldıktan sonra python dilinde if,while,fonksiyonlar gibi programlamanın temelleri atılır.

1.2: C programlama: Burada ilk dönem öğrenilen konseptler ile C dilinin detayları bir dönem boyunca işlenir.

2.1: Veri Yapıları: Günlük yaşamda sıkça kullanılan bazı stakck, queue, tree gibi bazı temel veri yapılarının teorik temelleri, ve bu temellerin üzerine üzerine bolca ödev ve lab sınavı ile pratik kısım geliştirilir. DISCRETE COMPUTATIONAL STRUCTURES(çeviremeyeceğim valla :)): Burada “compute” dediğimiz dilimize “hesaplamak” olarak çevrilen fakat tam karşılığı olmayan, temel yapı için gerekli yapı taşları atılır. Olasılık, sembolik mantık, graph teori gibi dersler verilen teorik bir derstir.

2.2: İstatistik: Bir bilgisayar bilimcisi için olmazsa olmaz ama zamanında hiçbirimizin sallamadığı ders :) Çok önemlidir fakat genelde pek kimse sallamaz. İçeriği zaten adından açıktır. Mantıksal Tasarımı(Logic Design, tam çeviri olmadı ama napam ya :) ): Burada bir bilgisayarın çalışma mantığı en aşağı seviyeden başlanarak basit bilgisayar yapımına kadar uzanır ve basit bir bilgisayarın nasıl çalıştığı anlatılır. Programlama Dilleri: Farklı programlama paradigmaları(Obje yönelimli, fonksiyonel, mantıksal) anlatılır ve c++, haskell ve prolog dilleri ile verilir, ve programalama dillerinin bazı temel yapıları anlatılır. FORMAL LANGUAGES AND ABSTRACT MACHINES(yine çeviremeyecem valla :) ): Bu tamamen teorik bir derstir ve yukarda bahsettiğim computation’ın teorik kısmı burda iyice detaylandırılır. Anlatılmaz yaşanır bir ders :)

3.1: Algoritmalar: Adından da anlaşıldığı üzere sıralama(sorting), arama(searching), ve diğer alanlardaki kilit algoritmalar gösterilir, algoritma analizi nasıl yapılır ve algoritmaların sınıflandırılması nasıl yapılacağı gösterilir. Bilgisayar Organizasyonu: Bölümdeki en göz açan derslerden biridir. Modern bilgisayar mimarisinin nasıl çalıştığını baştan sona anlatırlar ve ders bittiğinde böyle ağzınız açık bir biçimde kalırsınız :). Veri Yönetimi ve Dosya Yapıları: Veri tabanına giriş dersi olarak görülebilinir. Bir veri tabanının iç yüzünde neler olur ve veri tabanına erişim nasıl yapılır anlatır.

3.2:(Zurnanın zart dediği yer, bölümün en zor dönemi): İşletim Sistemlerine Giriş: İşletim sistemlerinin iç yüzü anlatılır. Hafıza yönetimi, dosya yapıları, bilgisayarlardaki çok thread’li yapı, işlemcinin nasıl çalıştığı vs. gibi modern bilgisayar mimarisinin anlatıldığı, bilgisayar organizasyonunun devamı niteliğinde diğer kafa açan derstir. Ama baya zordur :). Gömülü Sistem Programlamasına Giriş: Burada bir gömülü sistemde nasıl programlama yapılır, bir gömülü sistemde hangi mimariler vardır, donanımları nasıldır ve bu donanıma nasıl erişilir, gerçek zamanlı işletim sistemi nedir ve nasıl kullanılır gibi şeyler anlatılır. Yazılım Mühendisliği: Burada bir yazılımın yazılmasında, müşteri ile iletişimde nelerin izlenmesi gerektiği, bir yazılımın dokümantasyonunun nasıl yapılması gerektiği anlatılır.

4.1: Buradan itibaren seçmeli dersler başlar ağırlıkla fakat oralara girmeyeceğim. Veri iletişimi ve ağ: Burada bir ağ(network)’ün nasıl işlediği, hangi katmanlardan oluştuğu, iki nokta arasında nasıl veri aktarımı yapılacağı anlatılır. Bilgisayar Grafiğine Giriş: Oyun yapmaya giriş dersi gibidir. Ekranda gördüğünüz herhangi bir nesnenin nasıl çizildiği, ekran kartının yapısı, nasıl çalıştığı, ve nasıl programlanacağı anlatılı. Bitirme projesi: Bu derste 4 kişilik takımlar ile bir sene boyunca bir proje yaparsınız ve çevik prensiplerin ne olduğu, nasıl uygulandığı, versiyon kontrol sistemlerinin ne olduğu, takım çalışmasının nasıl yapılacağı gibi sektöre yönelik bazı beceriler kazanırsınız.

Bunun haricinde toplamda 5 tane teknik seçmeli ders vardır, burada tamamen kişinin tercihine göre alınabilir.

  • Akademisyenlik mi yoksa sektörde mi çalışmalıyım?

Bu soru tamamiyle kişisel bir tercihtir ve kişinin kendisine bağlıdır. Aşağıda ikisi hakkında da bir miktar bilgi vardır, tercihi sizin yapmanız gerekmekte:

Akademisyenlik için öncelikle en az bir doktoranızın, tercihen doktora+yüksek lisansınızın olması gerekiyor, yani hoca olmak için bir 5–6 sene daha okumanız gerekiyor. Hocaların bir kaç ana işi vardır: Birincisi ve muhtemelen en önemlisi bilim dünyasına katkı yapmaktır. En öncelikli işleri araştırma yapmak, kaynak taramak, kendi alanlarındaki makaleleri yakından takip etmek, konferans vermek ve alanlarındaki akademik konferanslara katılmak, deney yapmak, sonuç toplamak, bunun raporunu yazıp yayımlamaktır. Bana göre akademisyenliğin en önemli görevi ve gayesi budur, ve akademisyenliği sevip sevmeyeceğinizdeki en önemli unsur bu ana araştırma işlerini sevip sevmeyeceğinizdir. Eğer detaylı raporlar yazmayı, bir çok kaynak taramayı, yeni şeyler bulmaya çalışmayı, bazen aylarca uğraşıp bir sonuç elde edememeyi göze alamıyorsanız akademisyenlik size göre değildir, ama saydıklarım size cazip geliyor ve hoşunuza gidiyorsa düşünebilirsiniz. İkinci uğraşı alanı ise yeni öğrenciler yetiştirmektir. Başarılı her akademisyenin kendisi gibi başarılı yüksek lisans ve doktorada akıl hocalığı yaptığı pek çok öğrencisi vardır. Onlara araştırmalarında yardımcı olur, sonuçlarını değerlendirir, akıl hocalığı yapar, makalelerini yazmaya yol gösterir. Bu da çok kutsi bir görevdir, zira bilgi birikiminin aktarılmasını ve tek bir yerde tıkanmamasını sağlar. Bunun için bire bir iletişiminizin iyi olması gerekmekte, zira öğrencilerinizle sürekli görüşmeniz gerekmekte. Üçüncü uğraşı alanı ders vermektir. Lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesindeki öğrencilere kendi yetkinlikleri alanında ders açmak, sınav hazırlayıp sınav okumak da yaptıkları önemli şeylerden biridir. Bunu için hitabetinin, sınıf hakimiyetinin, iyi olması, ders anlatmayı ve öğrenciler ile iletişim kurmayı seviyor olmanız gerekmekte. Dördüncüsü de TÜBİTAK gibi yerlerdeki projelere akıl hocalığı yaparlar. Deneyimlerini ve bilgi birikimini aktarmak ve devlete katma değer sağlamak için bu tarz projelerde danışman rolünde katkı sağlarlar. Ayrıca bölüm başkanlığı, dekanlık, rektörlük gibi yönetimsel pozisyonlarda da çalışabilirler.

Sektörde çalışmak isteyenler ise genellikle çözüm ve ürün odaklı düşünen, müşteri ile görüşüp onların isteklerini ve gereksinimlerini dinleyip bunlara çözüm bulabilen, bir takımda çalışabilen ve takım içi iletişim becerileri çok iyi olan, hızlı adapte olabilen, yeni teknolojilere hızlı öğrenebilen, öğrendiklerini çöpe atıp, teknoloji geliştirinde yeni şeyler öğrenmekten geri durmayan kişilerden oluşuyor. Burada genelde proje bazlı yapılıyor işler. Bir proje gelir, müşteri ile gereksinimleri oluşturulur, yazılım geliştirilir, kullanıcıya teslim edilir(bu çok basitleştirilmiş hali, ama genel çerçeveyi anlatıyor).

  • Ben bilgisayar mühendisliği istiyorum, ama daha önce hiç kodlama geçmişim yok. Bu problem olur mu?

Hayır kesinlikle bir sıkıntı olmaz arkadaşlar. Ben de dahil olmak üzere bölüme gelenlerin %80–85'i hayatlarında daha önce hiç kod görmemiştir. Size zaten bilmeniz gereken her şey okulda öğretiliyor. Herhangi bir şekilde daha önceden kodlama ile ilgili ön bilgiye ihtiyacınız yok, var diyenlere de aldırmayın. Benim 3.96 ile bölüm ikincisi olan arkadaşımın okuldan önce koddan haberi yoktu öyle söyleyeyim :)

  • X mühendisliğinden mezun olan da bilgisayar mühendisliği yapıyormuş. O zaman bu bölümü okumaya ne gerek var?

Bu ön yargı çok yanlıştır arkadaşlar. Hiçbir mühendislik diğerinin işini yapamaz. O zaman biz bölümü kapatıp gidelim, öyle şey olur mu :) Bunu bir analoji ile anlatmak isterim. Şimdi düşünün ki bir ev ustası var ve tek katlı evleri gayet güzel bir şekilde yapıyor. Bu tek katlı evler durumunda bir inşaat mühendisine ihtiyacınız olur mu? Olmaz. Kendi kendine yetişmiş usta işi gayet iyi yapabilir. Şimdi bir de bir gökdelen düşünün. Bu gökdeleni usta hala tek başına yapabilir mi? Mümkün değil, inşaat mühendisi gerekiyor bu durumda. Bilgisayar mühendisliği ile kodlama öğrenip bilgisayar mühendisliğine kaymak isteyen diğer mühendisliklerin durumu aynı budur. Basit işleri kodlama bilgileri ile yapabilirler, ama derin bilgi gerektiren, çok büyük çaplı işlerde bir bilgisayar mühendisine ihtiyaç vardır, ikisini karıştırmayalım. Kendi kendilerine yetiştirmiş kişiler ile bilgisayar mühendislerinin yaptığı iş aynı değildir.

  • ODTÜ o kadar zormuş ki sürekli sabahlamanız gerekiyormuş. Bu doğru mu?

Değil arkadaşlar, o kadar abartmaya gerek yok :) Evet bölüm gerçekten zor, ödev yoğunluğu fazla ama düzenli çalışırsanız, ödevleri geciktirmez, sınavlara son 2 gün kala çalışmazsanız sabahlamanıza gerek kalmaz bence. Ben çok şükür üniversite hayatımda bir kere bile sabahlamadım. Fakat gerçekten çok zorlanmanız ve sabahlamanız gereken vakitler olabilir, fakat bunların sayısının çok fazla olacağını düşünmüyorum.

  • ODTÜ Bilgisayar Mühendisliğinden mezun olursam işsiz kalır mıyım, iş olanakları neler?

İş olanakları gerçekten çok çok geniş, ve genellikle siz daha mezun olmadan firmalardan iş teklifleri geliyor. Mezun olduktan sonra da iş bulması süresi ortalama 2,5 ay. Bu gerçekten çok muazzam bir rakam, zira zaten işe alım süreçleri genelde bu kadar sürüyor aslında :)

9. Kapanış:

Yazımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim arkadaşlar, umarım aklınızdaki sorulara cevap olmayı başarabilmişimdir. Çok uzun bir yazı oldu farkındayım, fakat aklınıza gelebilecek hemen her soruyu yanıtlamaya çalıştım.

Aşağıda bazı önemli linkler vereyim, göz atmanızda fayda olabilir:

Eğer daha fazla sorunuz varsa bana linkedin’den ulaşabilirsiniz, çok fazla kullanmıyorum ama özel mesajlara bakmaya çalışıyorum. Allah’tan sonuçlarınızın vatana, millete, devlete, İslam’a hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum, Allah’a emanet olun.

Linkedin profili linkim: Muhammed Fatih Doğmuş

--

--